- heyecanla
- adv. excitedly, emotionally, on tiptoe, agog, heatedly, tiptoe* * *1. emotionally 2. excitedly 3. exciting (prep.) 4. twittering (prep.)
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
Bekir Yılmaz — Bekir Yılmaz Spielerinformationen Geburtstag 6. März 1988 Geburtsort Izmir, Türkei Größe 180 cm Position Mittelfeldspieler … Deutsch Wikipedia
Rassismus-Turanismus-Verfahren — Im Rassismus Turanismus Verfahren (türkisch Irkçılık Turancılık davası, auch Turkismus Turanismus Verfahren genannt) vom 7. September 1944 bis zum 29. März 1945 wurden 23 politische Persönlichkeiten des Turkismus und des Turanismus wegen… … Deutsch Wikipedia
canlı canlı — zf. 1) Diri diri, henüz ölmemiş bir biçimde Ev bark sahipleri, sandalcıların olta ile tutup oracıkta eski bir leğen içinde canlı canlı sattıkları balıklara bakmadan geçemezlerdi. Z. O. Saba 2) Heyecanla Komutan canlı canlı cevap veriyordu. F. R.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezginlik — is., ği 1) Ezgin olma durumu 2) Açlık duygusunu andıran bir tedirginlik İçine ezginlik veren heyecanla, balkon kapısının yanındaki koltuğa oturdu. C. Uçuk 3) Üzüntü, sıkıntı Alacaklı değil, borçlu ezginliği vardı içimde. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
fellik fellik — zf. Telaşla, heyecanla, koşarak, koşuşturarak, fellek fellek Fellik fellik seni arıyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
heyecanlı — sf. 1) Çabuk, kolay heyecanlanan (kimse), müteheyyiç 2) Heyecan veren 3) Heyecanla yapılan Politikacıların gürültülü, heyecanlı tartışmalarından nefret ederdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
heyecansız — sf. 1) Çabuk, kolay heyecanlanmayan 2) Heyecan vermeyen 3) Heyecanla yapılmayan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kudurmak — nsz 1) Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak 2) mec. Aşırı davranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek Kudurmuş bir heyecanla döndü. Ö. Seyfettin 3) mec. Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk almadan — zf. 1) Heyecanla Kendisini soluk almadan dinleyen sınıfın karşısında, talebesinden birini ayağa kaldırmış, konuşuyordu. Y. Z. Ortaç 2) Durmaksızın, sürekli … Çağatay Osmanlı Sözlük
şıldır şıldır — sf. 1) Canlı, parlak (göz) Ana oğul sevdasını şefkatli bir heyecanla seyreden gözleri şıldır şıldır ahır kapısında yanıyordu. H. E. Adıvar 2) Çok sulu 3) zf. Gözleri yaşlı olarak ... gözleri şıldır şıldır dönerek şikâyet ederdi. Y. Z. Ortaç 4) zf … Çağatay Osmanlı Sözlük
güm güm atmak — kalp heyecanla çarpmak Göğsünün nasıl güm güm attığını fark eder, ne olur diye meraka düşmekten kendini alamazdı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük